Hangi Batı

Ayıklanması Gereken Batıcı Anlayış

Feb 11, 2025 - 22:35
Feb 12, 2025 - 00:50
 0  46
Hangi Batı
Hangi Batı
Yüzyıllardır Batı’nın her anlamda İslam dünyasından daha modern,daha ileri(!),daha teknolojik olduğu söylenip duruldu.Bilimde,sanatta,teknolojide,insanın aklına gelebilecek her alanda Batı’nın devasa bir ünü oluştu.Bir ezber gibi kazındı beyinlerimize:Batı bir puttu…Bilimsel buluşların artmasıyla birlikte insan artık ‘Ben de yaratabiliyorum(!)’ kibrine kapıldı.Batı’nın ünü her geçen gün artarken sürekli batmakta olan bir tarafı da vardı.Bizler de Batı’nın bu batmakta olan tarafına özenip özümüzün batması tehlikesiyle karşı karşıya kaldık.
Batı’yı her anlamda örnek almak bizi nereye götürecektir? Yoksa Batı’ya bakarken ayıklayıcı bir gözle bakmak daha mı doğrudur?... Batı’ya bakarken ayıklamamız gereken en önemli şey ‘Ahlak’tır.Batı yaptığı eylemler üzerinde bir ahlak endişesi taşımaz,yaptığı bir işe ahlaki bir değer yüklemez.Tamamen dünyevi yaşantının kolaylaştırılmasını,sistematik olarak yapılan işlerin bir prosedür gereği yapılmasını amaçlar.Batı’da öte dünya algısı yapılanların karşılığını görme anlayışı hakim değildir.Mesela Amerika’da bir çocuk ilkokula başladığında okul denetiminin himayesinde birçok disiplin kuralı altında eğitim görmeye başlar.Okul kıyafeti konusunda düzen,sınıftaki sessizlik ve disiplin,yapılan işin ciddiye alınması,bir kuyruğa girdiğinde başkasının önüne atlamadan kendi sırasını beklemesi,sadece akademik amaçla derslere çalışılıp başarılı olunması,gündelik hayatı kolaylaştıracak bir meslek,uğraş edinmek vb.gibi unsurların çoğu sadece birer maraton ve alışkanlık mantığıyla yapılır.Çünkü belki de bu prosedürler uygulanmazsa,kişi o toplum içerisinde yer edinemeyecektir.Sistem kişiyi bu şekilde davranmaya zorlar.Kişiler bu davranışlarında herhangi etik bir amaç gütmez.Girdiği kuyrukta başka birisinin sırasına atlamamasında,merhamet olgusuna sahip insanlar hariç, ‘kul hakkı’ endişesi yoktur.Bunu sadece küçüklüğünden itibaren o şekilde görüp kodladığı için bir alışkanlık mahiyetinde yapar.
Bir itidal rejimi olan İslam ise bizlere yapılan her işte bir ‘ahlak’ edinmemiz gerektiğini söyler.En basit bir örnek olarak İslamiyette insanın en asli ihtiyaçlarından birisi olan yemek yemek dahi bir ahlakla bütünleştirilmiştir.Kişi yemek yemeye bir anlam yükler ve o anlam neticesinde faziletler kazanır.Mesela Allah yolunda cihad eden yani Allah’ın dinini yaymayı amaç edinen bir insanın bu işi daha güçlü,kuvvetli bir halde yapabilmek amacıyla  yemek yiyerek bedenini kuvvetlendirmesi,onun için ibadet hükmünü alır.Yani insan yemek yeme fiiline verdiği etik bir amaçla bu en basit fiilden dahi ortaya büyük bir anlam çıkar.Bunun yanında kişinin ilim öğrenmesi,mekteplerde ders okuması da bir ahlak üzerine inşa edilir.Kişi ilim öğrenerek evvela kendi ahlakını güzelleştirmeyi amaç edinir.Öğrendiği ilmi sadece zihinsel olarak anlamakla kalmayıp bunu kalbiyle de hisseder ve yaşantısına yansıtır.Bir mektep bitirmek sadece belli bir makam elde etmek,para kazanmak gibi bu dünyaya ait kavramlarla sınırlandırılmaz.Meslek edinmek,bütün insanlığa fayda sağlamak ve ilay-i kelimetullah davasını yaymak amacıyla bağdaştırılır.Nitekim İslam peygamberi Hz.Muhammed,fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınmış ve sığınılmasını da tavsiye etmiştir.Bunun yanında İslam rejimi,yapılan her işte ahlaki bir amaç olması gerektiğini gösterir.Kişiler arası ilişkinin sınırlarını ‘kul hakkı’ denilen bir dengeyle korur.Bir insanın diğer insanla olan münasebetlerinde sadece bir alışkanlık,prosedür gereği yapılan fillerden ziyade,bir kişinin diğerinin hakkını gözetmesini;onun insanlığına,haysiyetine saygısından ötürü uygun ve güzel davranması gerektiğini öğütler.İşte burda da etik bir anlam ortaya çıkar.
Batı’yı örnek alırken,bu ahlak istisnasını unutmamak gerekir.İslam Coğrafyasında özelde Osmanlı muazzam bir ahlak devleti örneğidir.Allah’ın kitabı ve Hz.Muhammed’in sünnetini talim etmekle kalmayıp bunları yükledikleri derin anlamlarla kalplerine de nakşetmişler,büyük bir ahlak ortaya çıkarmışlardır ve bu şekilde de asırlar boyu kıtalara hükmederek bu ahlakı yaymışlardır.Ahlaka dönüşmeyen bir bilgiyle insan gönüllerine ulaşmak asla mümkün değildir.İnsan gönlüne ulaşamamak,ortaya çıkan başarıları da sönük bırakır.Çünkü asıl hakikati ortaya çıkaracak olan insanın özüdür.Dolayısıyla asıl hedef insanların yüreğine dokunabilmek olmalıdır.

What's Your Reaction?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow