6.SerendipçeAsabihocam E-Dergi

Sevgi üzerine…

Bismillahirrahmanirrahim
Kelâmıma Allah’ın adı ile başlar Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ( s.a.v ) salât ve selâm ile devam ederim. Yazdıklarımın muhattabı önce kendi nefsim sonra okuyanların yüreğidir. Tek amacı ise Rıza-i İlahidir.
Sevgi, insanı bir kimseye ya da bir şeye karşı ilgi ve bağlılık göstermeye yönleten içsel duygudur. Sevgi her insanın hissettiği doğal bir duygudur. Ama insan neyi sevmeli ? Kimi sevmeli? Ve ne kadar sevmeli ? İnsan dünyaya bir amaç için gönderildi ve hepimiz duygularımızla, davranışlarımızla birer kimlik taşıyoruz. İnsanın kimliğini oluşturan en temel kavramlardan biri duygulardır ve insan kul olmak istiyorsa duygularını da bunun için kullanmalıdır. İnsanın ilk ve en çok sevmesi gereken şey de Rabbidir.onu yoktan var eden önüne binlerce, milyonlarca nimeti seren Allah (c.c) değil midir ? Günlük yaşantımızda bize ikramda bulunan arkadaşımızı veya komşumuzu sevmeye layık görüyorsak bütün nimetlerin sahibi olan Allah (c.c) sevilmeye en layık olandır. Allah’ı sevmek İslam ‘ın ipine sıkı sıkı sarılıp O’nun rızası için yaşamaktır. Sadece Allah’ı sevmek kul olmaya yetmez elbette. Sevgi eylemi de doğurur. Yani insanları kul olmaya niyet ettirerek eylemlerde bulundurur.

Yüce Allah (c.c) Buyuruyor ki “Eger Allah’ı seviyorsanız , bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” ( Al-i İmran / 31)
Allah’ı seven resulünü de sevmelidir. Peygamberimiz buyurmuştur ki ” Cibril bana geldi ve dedi ki : Ya Muhammed ! Sen olmasaydın cennette, cehennem de yaratılmazdı. ” Gayemizin neticesi olarak talip olduğumuz cennet Peygamberimiz olmasaydı yaratılmayacakti. Aynı şekilde dünyada her türlü kötülüğü yapan zalimler de cezasız kalacaktı. Dinimize rehber olarak Kuran indirildi fakat Kuran’ da bazı detaylar anlatılmamaktadir. Eğer Peygamberimiz (s.a.v) olmasaydı biz namazın farz olduğunu bilecekdik fakat nasıl kılındigini bilmeyecektik. Bu Allah c.c dan sonra Peygamberi (s.a.v) sevmek için yeterli bir sebep değil mi ? O olmasaydı İslam yarım kalacaktı. Peygamberimiz (s.a.v) kendini düşünmedi. Her daim en büyük gayesi ümmeti olmuştur. Nice geceler mübarek gözyaşlarını ümmeti için dökmüştür. Peki bizler O’ na ne kadar kıymet veriyoruz ? Düşündük mü hiç ümmeti ne sefaat edeceği zaman eğer O’nu sevmediysek nasıl bize şefaat edecek ?
Elbette ki peygamber sevgisinin de bir ölçüsü vardır. Eğer peygamberi ilahlaştırırsak sonumuz dinden çıkmaya gidebilir. Hristiyanlık döneminde hak dinlerden bir tanesiydi fakat onlar Hz. İsa’yı Yaradan ile bir tuttular ve adım adım hak din olmaktan çıktı. Her şeyde olduğu gibi sevgide de öncelik yaradanındır. Eğer bize sevmemiz için emanet bir kalp verildiyse en çok emanetçisini sevmeliyiz. Sonra da O’nun sevdiklerini.
İnsan bir şeyi severken öncelikle ‘bu sevgi bana ne katacak ve beni nereye götürecek?’ Ne yazık ki günümüzde gençler birşeyleri ilahlaştırıyorlar. Bir çoğunun ağzından düşmeyen •idol kelimesi de küçük ilah anlamına gelmektedir. Fakat kaç kişi bunun farkında ? Odalarimizin duvarları posterlerle dolu fakat kitaplığımızda bir tane Kuran yok. Eğer durum böyleyse biz daha çok neyi veya kimi sevmiş oluyoruz ? Duvarlarımızdaki posterler biz ölene kadar bizimle kalacak. Biz öldükten sonra belki duvarda öylece kalacak belki de yırtılıp atılacak. O zaman •idolümüz (haşa) bizi ya duvarda bırakacak ya da çöpküsü son mekanımız olacak. Gavs-i Sani (k.s) buyuruyor ki “Dünya insana fayda vermez. ” İnsan kendine fayda vermeyen bir şeyi neden gönlünde taşır ki ?

Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir