Hepimiz aynı yolun yolcularıyız. Hemde aynı otobüste. Hedeflerin birbirinden farklı ya da fikirlerin diğerlerinden bağımsız olması bu gerçeği değiştirmiyor. Birlikte yol alıyor, kimimiz cam kenarında kimimiz en arka koltukta ilerliyoruz ömrümüzün baharında, kışında, yazında..
Peki mevsimlerin farklı olması değiştirir mi farklılıklarımızı? Hayır hayır, böyle bir düşünce dahi olamaz. Bu yolculukta hedeflere varmadan evvel yol arkadaşlarımızı kabullenirsek eminim daha huzurlu izleriz pencereden tarlaları. Ufuktaki yanlız ağaçların fotoğrafını çekmemiz daha da bir manidar olur böylelikle. Anlam yüklemelerimiz, kurduğumuz cümlelerimiz, yaşadığımız hikayeler ve hissettiğimiz satırlar daha da bir dokunur yüreğe. Ne de olsa, bu otobüsün ilerlemesi mazot fiyatlarına değil, vicdan ve anlayış miktarımıza bakıyor.
Oğuz Atay’ın da dediği gibi, “İyi geçinmek,iki kişinin kusursuz olmasıyla değil,birbirlerinin kusurunu hoş görmesiyle olur.” Bizlere düşen bu yolculukta hep birlikte direksiyon çevirmek. Yaratılanı hoş görmek, Yaradan’dan ötürü.. Egerki bunu başarabilirsek dünya tarihine dökülmüş kezzapları yeni bir kimyayla değiştirebiliriz. O yaraları sarabilir birbimize merhem yetiştirmeye gayret edebiliriz. Eğerki bunu başarabilirsek hem gelecek nesiller için hemde daha tamamlamamış olduğumuz kendi ömrümüz için kocaman bir adım atmış olur hatta otobüsten daha hızlı gidebiliriz. Eğerki bunu başarabilirsek.. Yeni başlangıçlara ilerlemeye umudumuz daha cilalı olmaz mı sizce de? Bir sanatçı olmayabiliriz ama gayelerimizi hoşgörü ve adaletle boyabiliriz. Tahmin ediyorum ki ortaya efsane bir tablo çıkar ve bir soru gelir kalplerden “Ressam kim?”
Sadece kendimize şoför olmakla karşı yoldan gelen insanın ne hamlede bulanacağını tahmin bile edemez böylelikle acı bir kazaya zemin oluşturmuş oluruz. Ana haber bültenlerinde kırmızı başlıklarla adımızın geçmesini hiçbirimiz istemeyiz değil mi? O halde bizlere rahatsızlık veren bu anlayışsızlık hastalığını, umursamamazlık zehrini artık törpülemeliyiz. Yoksa bu gidişle kayıplar çok olur ve elimizde bir avuç pişmanlıkla otururuz o koltuklarda. Hem beraber ilerlediğimiz aynı yolun yolcusu yol arkadaşlarımız hemde bizatihi kendi canımız tehlikede olması kaçınılmaz olur. Sence de artık merhamet emniyet kemerini takma vakti gelmedi mi?
Arzuluyorum ki hepimiz bu hareketliliği bekliyoruz. Kemerlerinizi takmanızı rica ederim, çünkü artık kaliteli bir yakıtımız, konforlu kalplerimiz devralıyor şoför koltuğunu. Farklı olsakta, bambaşka fikirlerle donansakta aynı yolda direksiyon çeviriyoruz. Yolumuz açık olsun, anahtar kapının girişinde. Ciğerleri biraz geçin, ardından sol üst taraf kalpte. Hayırlı Yolculuklar..