Bismillahirrahmanirrahim
Kelâmıma Allah’ın (c.c) adı ile başlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ( s.a.v) salât ve selâm ile devam ederim. Yazdıklarımın muhattabı önce kendi nefsim sonra okuyanların yüreğidir. Tek amacı ise Rıza-i İlahidir.
Riya, dünyevî çıkarlar elde etmek için dindar gibi görünmek veya çıkar için ibadetleri yerine getirmek anlamına gelir.Allah için yapılan her şey ibadettir. Fakat sadece “Allah” için yapılmalıdır. Riya ile ibadet eden insanın dışı elmas gibi görünür. İçi ise kapkara bir taşa benzer. Çünkü riya ibadetin niyetini bozmaktır. Niyet ise insanın içini yansıtır. Kalbini açıp bakmadan niyetin ne olduğu bilinmez. İbadet ederken niyet namaazdan önce alınan abdeste benzer. Eğer niyetin sadece Allah rızası ise abdestin sağlam olur. Fakat riya ile ibadet edilirse işte bu abdestsiz namaza benzer. Abdestsiz namazın kabul olmayacağı gibi riya ile yapılan ibadetler de kabul olmaz.
“Münafıklar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da çok az anarlar. ” (Nisa suresi \142)
Allah’ı anmayan insan Allah’ı çok çabuk unutacak ve gösterişten kaçınmayacaktır. İnsan, kullara yaranmak için birşeyler yapıyorsa Allah’ı unutmuş demektir. Allah’ı daima zikreden bir kalp gösterişten çekinir ve her adımını Allah için atmak ister. Allah’ı zikretmeyen kalp ise dünyanın geçici bir yer olduğunu unutur ve istediğini yapabileceğini düşünür. İster ki dünyada para, makam , şöhret hepsi benim olsun. İstediği şeyler için de kullara yaranması gerekir ve riyanın çukuruna düşer. Para, makam, şöhret.. hepsi gelip geçicidir. Değer mi Allah yerine aciz bir kulun gözüne girmek için başını secdeye koymaya ? Oysa secde insanın huzura kavuştuğu ve Rabbine en yakın olduğu yerdir. Fakat insan secdeye gidince kendini Rabbine değil de makama yakın görüyorsa Allah’a şirk koşmuş olur. Şirk Allah’ın affetmedigi en büyük günahlardandır.İmam Gazali hazretleri buyuruyor ki” Günahların büyüğü üç tanedir; cimrilik, haset, riya. ” Riya ile başlayan namaz elbette ki şirk ile bitecektir. Kötü niyet her daim kötülüğü doğurur.
“Aziz ve Celil olan Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya yarayan bir ilmi , sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse , kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz.” Hz. Muhammed (s.a.v)
İlim dinimizde çok kıymetlidir. Ama bu kıymet Allah rızası içinse kıymetlidir. Kul ilmi ruhuna ilmek ilmek işleyip cennete layık bir kul olabilmek için alır. Dünyada kazanç elde etmek için alınan ilim ise kalbe riya karıştırır. Paygamber efendimi başka bir hadisinde buyurmuştur ki” kim âlim geçinmek , sehiflerle münazara yapmak ve halkının dikkatlerini üzerine çekmek için ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar.” İnsan isterse ömrünün sonuna kadar ilim ile meşgul olsun yinede ilmin bir sonu yoktur. İlmi yanlızca Allah için öğrenen kul ilmi öğrendikçe ne kadar cahil olduğunun farkına varacaktır . Cahil olduğunun farkına varan kul ise ilmini övünmek için kullanamayacaktır ve riya ile değil samimiyet ile ilme sarılacaktır. Âlim olmakta mesele övgü almak değil ilmin zekatı olarak talebe yetiştirmektir. Halkın âlim olarak gördüğü kimse her davranışı ile örnek alınır. Eğer halkın sevgi ve övgüsüne kapılır ise ilmi ona hiçbir fayda vermeyecektir. Ama her daim ihlas ile Allah’ın ilmini yayarsa ona cennetin kapıları açılır.
Sadaka-i cariye yapanların ölünce amel defteri kapanmayacaktır. Faydalanıldıkça amel defterine sevap olarak yazılacaktır. Fakat kimileri vardır ki insanlar takdir etsinler desinler diye cami, çeşme, mescit … yaptırırlar. İşte bu ibadeti riya ile kirletmektir. Peygamberimiz buyuruyor ki” İbadetine riya karıştırana âhirette , “Git, sevabını o kişiden işte! denir.” Böylelerinin amellerinin bir karşılığı yoktur ve dahi günah işlemiş olurlar. Yaptıkları hayrı da kendi niyetleri ile boşa çıkarmış olurlar. İnsanın övündüğü bir diğer amel ise sadaka ve zekattır. Sadaka vermek sünnet zekât ise farzdır. Eğer yanlız Allah rızası için verilirse amel defterine yazılır. Fakat niyet insanların beğenisini toplamak ise riya olur ve günah defterine yazılır.
Kalbin yönü bu kadar önemlidir ki insana yaptığı veya yaptığını sandığı ibadetin defterini değiştirir. Yani ahiret günündeki teraziyi değiştirir. Kulun kalbinin yönü daima Allah olmalıdır ki amel defteri sağdan verilsin. İnsan dünyada cennete mi cehenneme mı layık olacağım diye yaşar. Yaşarken kalbi Allah ile olursa yolun sonu da cennettir. Rabbim bizlere de cennetine layık kullar olabilmeyi nasip etsin…