2. HemdemA

Ben Ya Rasulullah

Beş yaşındaydı Peygamber evine geldiğinde, amcası Ebû Talip’in yükünü hafifletmek için almıştı O’nu Allah’ın Rasulü. “Ey Hatice’m! Ben öyle birini seçtim ki Allah O’nu bana seçmiştir.” buyurdu. Miladi 610 yılı Peygamber Hira mağarasında… Tek bir kanadı bir arşı kaplayan Cibril-i Emin Muhammed-ül Emin’e ilk emir olan Alak suresi’nin ilk beş ayetini verir. “Yaratan Rabbinin adıyla oku!, O insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten (böylece) insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.” Allah Rasulü olanları Hz.Hatice’ye anlattı. Efendimize ilk inanan olur Hz.Hatice, kim istemez ki Rahmet Peygamberine ilk inan olmayı, ikinci iman eden, ikinci kez Le İlehe illallah Muhammedün Rasulullah diyen, on yaşında küçük bir çocuk olan Allah’ın Aslanı Hz.Ali (r.a.). O gün bugündür ayrılmıyor Rasulullah’ın peşinden adım adım Rasulullah’ı takipte, öyle ki Rasulullah’ın oğulluğu Hz.Hatice’nin oğlu Hint b. Ebû Hâle Efendimiz hayattayken peşinden ayrılmazdı Rasulullah vefat edince de Hz.Ali’nin peşinden ayrılmadı. Sordular Hint b. Ebû Hâle’ye Peygamberin başka sahabeleri de var ama sen ısrarla Hz.Ali’nin peşinden gidiyorsun, Siz duymuyor musunuz? diyor Hint b. Ebû Hâle Ali den Peygamberin kokusu geliyor. Tebliğ sırası akrabalar da Allah Rasulu tüm akrabalarını topluyor safa tepesinin etrafına, tepenin en üstüne de kendisi çıkıyor. Hz.Ali’ye de o gün bir görev vermiş, elinde su gelen akrabalarına su dağıtacak. Allah Rasulu akrabalarına hitaben “Allah’a giden yolda kim bana ensar, yardımcı olacak, ses yok, tekrar sorar Alemlerin Efendisi Allah’a giden yolda kim bana ensar, yardımcı olacak derin bir sessizlik, üçü’ncü kez sorar Rasulullah bu sefer Hz.Ali elinde ki sürahi’yi yere atar ve elini havaya kaldırıp ” Ben Ya Rasululllah ben senin arkandayım ben sana ensar olurum der. Ebû Leheb dalga geçer Rahmet Peygamberiyle, bu çocuk sana yeter. Evet o çocuk Allah Rasulüne yetti. Buyurmuyor muydu Allah Rasulu “Ben ilmin şehriysem Ali de ilmin kapısı’dır”diye.Rahmet Peygamberi Hz.Fatıma’nın babası, Hz.Ali’nin ise annesi’dir. Neye dayanarak bunu söylüyorum peki Hz.Ali’nin sözüne dayanarak. Şöyle söylüyor Toprağın babası ” Ben Rasulullah’ı bir deve yavrusu annesini nasıl takip ettiyse öyle takip ettim ve bir deve yavrusu annesinin arkasında ayrılmama konusunda nasıl bir hassasiyet ortaya koyduysa bende aynen öyle yaptım.” Hicret zamanı Allah Rasulü etrafında bulunan bir kaç sahabe’ye görev veriyor, görev sırası Hz.Ali de.. Peygamber yatağında yatacak Haydar-ı Kerrar, Lebeyk diye bağırıyor Hz.Ali, bilmiyor mu ki Allah’ın aslanı o yatağa yattı mı kalkmak için değil ölmek içindir. Dedesi Hz.İbrahim de Nemrut’un ateşine Yandım Allah diye atlamamış mıydı? Soy aynı soy, istikamet aynı istikamet. Yıllar sonra Hz.Ali’ye sorarlar Ya Ali sen o gün Rasulullah’ın yatağına yattığın zaman dışarı da Mekke’nin en iyi kılıç tutanları vardı Allah aşkına nasıl uyudun, Hz.Ali buyuruyor ki “Elli küsür yaşındayım, otuz küsür senedir öyle bir uyku arıyorum. Sen kendini Rasulullah’a feda edersen, Allah da sana böyle güzel bir uyku nasip eder. Peki biz ne yapıyoruz Allah Rasulü için. Ve hicret gerçekleşmiştir. Allah Rasulü Medinede’dir. Seksen Mekkeli’yi seksen Medineli’ye kardeş seçmiştir, bir kişi dışarda kaldı koşarak Rasulullah’ın yanına geldi ve ağlayarak “Ey Allah’ın Rasulü herkese kardeş verdiniz ama bana vermediniz, beni mi kimseye layık görmediniz yoksa kimseyi mi bana layık görmediniz” der. Allah Rasulü tebessüm ederek şöyle der. Seni kendime ayırdım Ya Ali. Rahmet Peygamberi Hz.Ali hakkında şöyle buyuruyor “O benim dünya ahiret kardeşim’dir ve halen kardeşim’dir. Kardeşim olarak da kalacaktır. İman ve küfrün ilk karşılaşması Bedir savaşı, mekkeli müştrikler Allah Rasulün’den üç kişi istiyor Medineliler’den üç kişi ayağa kalkıyor, müşrik kabul etmiyor. Biz Medine’li çifçilerle savaşmayız diyorAllah Rasulü anlıyor niyetlerini ve Medinelilerin en soylu aile üyelerinden olan kişilerini gönderiyor savaş meydanına, Kum (kalk) Ya Ali!, kum (kalk) Ya Hamza!, kum (kalk) Ya Ubeyde, Hz.Ali tek kılıç darbesiyle rakibini yere seriyor ve savaş boyunca ölen yetmiş müşriğin  en az yirmisini Toprağ Haydar-ı kerrar öldürmüştür. Bundan dolayı ileri ki zamanlar da Hz.Ali”nin başı sıkıntıya girer çünkü çoğu kişinin akrabalarının kan izi vardır Hz.Ali’nin kılıcın da, bu savaş da İslam için gösterdiği çaba Rasulullah’ın hoşuna gider. Bedir’den bir yıl sonra Uhud savaşı Hz.Ali savaş meydanı’nın ortasında ard arda dört kişiyi yere serdi, Ebû Talha, Toprağın babası’nın önüne çıktı tek bir kılıçla yaralanıp yere yığıldı, bir kılıç darbesi daha alsa ölecek’tir. Ama Hz.Ali onu öyle bırakır. Savaştan sonra Hz.Ali’ye sorarlar O’nu öldürebilecekken neden öyle bıraktın, Allah’ın Aslanı ” O’nu tam öldürecekken üstü açıldı ve gözlerim O’nu o halde görmesin diye kendi haline bıraktım. buyurmuş’tur. İstikamet üzere olmak bunu gerektirirdi. Hendek savaşı, Medine’nin etrafına derin hendekler açılmıştı. Tüm Mekkelilerin korktuğu, karşısına dahi çıkma cesaret edemediği Amir İbni Vud, hendeklerin dar olan kısmını geçer ve müslümanlara bağırarak ” hani siz müslümanlar ölünce cennete biz ölünce cehenneme gidiyorduk,  hadi biriniz gelsinde beni cehenneme kendini de cennete göndersin. Kimse de ses yok Hz.Ali en arkada elini kaldırarak”Ben Ya Rasulullah” Rahmet Peygamberi otur Ya Ali, O Amir İbni Vud’tur. Tekrar bağırır Amir İbni Vud, Hz.Ali tekrar elini kaldırarak “Ben Ya Rasulullah” Efendimiz tekrar otur ya Ali,  O Amir İbni Vud’tur. Üçü’ncü kez bağırır Amir İbni Vud, Hz.Ali bu sefer de elini kaldırarak “Ben Ya Rasulullah” bu sefer de Allah Rasulü otur Ya Ali, O Amir İbni Vud’tur. Hayır der bu sefer Toprağın Babası “Eğer O Amir İbni Vud’sa  ben de Allah’ın Aslanı Haydar-ı Kerrar’ım. Rasulullah zırhını Hz.Ali’ye giydirdi. Başındaki siyah sarığı da Hz.Ali’nin başına koydu, sırtını sıvazladı ve arkasından şöyle dua eti ” Allah’ım bundan önce de Bedir de Hamza’yı gönderdim, O geri gelmedi Sen bana Ali’yi geri gönder.” Haydar-ı Kerrar Amir İbni Vud’un karşısında üç teklif sunuyor. Gel müslüman ol sen de ben de kurtulalım, ben müslüman olamam diye cevap verir Amir İbni Vud, o zaman geldiğin gibi gerisin geri git, bunu da kabul etmez, bari atından inde adil bir şekilde savaşalım. Atın’dan indi Amir İbni Vud ve savaş başlar, savaşan iki kişinin etrafını toz kaplar, müslümanlar tedirginlik içinde olanları izler bir ara Hz.Ali toz bulutunun içinden çıkar bir müddet bekler sonra tekrar içeri girer ve Allah- Ekber diye bağırır Haydar-ı Kerrar galip olmuştur. Peygamber tebbesüm ederek Hz.Ali’yi kucaklar. Müslümanlar sorar Hz.Ali’ye neden savaşın ortasından çıktın sonra tekrar girdin,Toprağın Babası tam O’nu öldürecekken yüzüme tükürdü eğer o an O’nu öldürseydim kendi nefsin için öldürecektim, onun için dışarı çıktım ve kabime sordum, sen bunu Allah için mi yapıyorsun, kabimi ikna ettikten sonra tekrar girip O’nu öldürdüm. İlmin kapısına da bu yakışır. Ya bizler soruyor muyuz kalbimize sen bunu Allah için mi yapıyorsun diye. Oysa biz ne çok uyuyuyoruz nefsimize, sırf o istiyor diye doymana rağmen yemek yiyip içmek, sırf o istiyor diye uyumak, sırf o istiyor diye fazla ve gereksiz alışveriş yapmak, kendimize bir çeki düzen vermemiz gerekiyor, kalbimize  sormamamız lazım yaptığın şeyi Allah için mi yapıyorsun diye. Hayber fethi, kaç gündür savaş kazanılmamış, müslümanlar yorgun, Rahmet Peygamberi buyuruyor “yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, galip olmadan geri dönmeyecek’tir. Ertesi gün sahabeler erkenden Rasulullah’ın çadırının önünde beklerler, bazı sahabeler en öne geçmiştir ki Rasulullah O’nları görüp sancağı versin. Ama Alemlerin Efendisi başkasını arıyor Ali nerde diyor. Sahabelerden biri Ali’nin gözleri çok hasta açacak hali yok,Ali’yi bana getirin buyuruyor. İki sahabe Hz.Ali’nin koluna giriyor ve Rasulullah’ın önüne getiriyorlar. Peygamber Hz.Ali’nin gözlerini sıvazlayarak dua okuyor ve Hz.Ali’nin gözleri eskisinden daha iyi oluyorMurtaza alıyor eline sancağı ve savaş meydanına atılıyor. Sesleniyor Alemlerin Efendisi yavaş ol Ya Ali yavaş ol. Ve müslümanlar savaşı kazanır. Hz.Fatıma, babasının kızı babasının annesi, herkes O’nunla evlenmek istiyordu ama Allah’ın Rasulü O’nu en hayırlsına saklamıştı.  Hz.Ali’nin nasibiydi babasını kızı, Peygamber kızı Fatıma’ya ” annen Hatice de burada olsaydı senin çeyizini o hazırlardı.” Peygamber çiçeği Hz.Fatıma “babacığım bana çeyiz olarak senin bana verdiğin iman ve ahlâk yeterli” Hz.Ali’nin mehir olarak vereceği hiç bir şey yoktu.Kalkanını dört dirheme satarak,  Hz.Fatıma’ya mehir olarak vermiştir. Ama Hz.Fatıma, Hz.Ali düğün masraflarını ödesin diye kabul etmemiştir. Ahh Fatıma (a.s) keşke şimdiki gelinlik kızlar da senin gibi olsa çeyiz olarak boş ve gereksiz şeyler istemek yerine benim imanım bana yeter dese, ya mehir ona ne demeli bir sürü masraf boş istek, sırf başka biri şu marka araba veya şu kadar odalı ev aldı o’na rakip olarak daha fazla almak zorundaymış gibi. Ve Hz.Fatıma gelin evine yani Hz.Ali’nin evine gider. Rahmet Peygamberi, Hz.Fatıma ile ilgilenen Ümmü Eymen’e eve varınca beni bekleyin, buyurur. Rasulullah gelinin babası olarak eve gider.  Nerede benim kardeşim diye sorar Allah Rasulü, kardeşin kim Ya Rasulullah der. Ümmü Eymen, Ali der Allah Rasulü, Esma bindi Ümeys ayağa fırlar Ya Rasulullah O hem kardeşin, hemde O’na kızını veriyorsun bu nasıl iştir. Tebessüm eder  Rahmet Peygamberi o benim dünya ahiret kardeşim o başka bu başka der. Kızını bir yana kardeşini bir yana alır bir kapta  su ister. Suyun içine ihlas, felak , nas ve başka dularada okuyorak parmak ucuyla biraz Hz.Ali’nin biraz da Hz.Fatıma’nın üstüne serperAlemlerin Efendisi gün içinde kıznın hanesinin önünden geçerdi. Bir gün izin alıp içeri girdi. Hz.Fatıma üzgündü Rahmet Peygamberi sordu neyi olduğunu, Ali’yle biraz tartıştık, dedi Peygamber çiçeği, Allah Rasulü bu konu hakkında hiç konuşmadı bile, neden niçin hiç sormadı biraz oturdu ve çıktı. Şimdi ki ebeveynler ise aman kızım-oğlum senin bir suçun yok hepsi O’nun suçu, ben sana demedim mi ipleri elinde tut diye. Boşa bunu bundan sana yâr olmaz diye diye kızın ve oğlanın asklını çelerek yuva yıkmaya sebep oluyorlar. Halbuki sussalar her şey kendiliğinden düzelecek. Rasulullah gene bir gün kızının hanesinin önünden  geçerken kızı ve damadının tartıştığını duyar izin alır içeri girer. Hz.Fatıma babacığım ben, Peygamber beni daha çok seviyor, Ali hayır Peygamber beni daha çok seviyor diye tartışıyorduk, şimdi sen söyle hangimizi daha çok seviyorsun. Allah Rasulü öyle bir şey söylüyor ki ikisinin de gönlünü alıyor. Ya Fatıma ben bir babanın kızını sevmesinden daha çok seni seviyorum, Ya Ali seni de bir kardeşin kardeşini sevmesinden daha çok seviyorum. Hz.Ali bir görev için Medine dışında, dönüş yolunda Rasulullah’ın Mekke de olduğunu öğrenir. Allah’ım Rasulullah hacca nasıl niyet ettiyse bende öyle niyet ettim, diye dua eder. Mekke’ye geldiği vakit Rasulullah Ya Ali Hacca nasıl niyet ettin diye sorar. Siz nasıl niyet ettiyseniz ben de öyle niyet ettim. Ama ben kurban da kesecem senin kurbanın var mı diye sorar Allah Rasulü, yok der Hz.Ali. Rahmet Peygamberi haccını tamamladıktan sonra her seneye bir tane denk gelecek şekilde altmış üç tane kurbanını keser. Geri kalan otuz küsür kurbanı ise Hz.Ali’ye verir. Sen niyet edersin de Allah senin niyetini kabul etmez mi? Allah Rasulü Hz.Ali için başından alacağın kılıç darbesiyle kanın akacak ve o kanla sakalın boyanacak o şekilde şehadet şerbetini içeceksin. İşte o gün gelmişti Hz.Ali aldığı kılıç darbesiyle başı kanamış ve sakalı kana boyanmıştı. Hz.Ali tebessüm ederek elini kaldırdı semaya çok şükür Ya Rabbi, çok şükür Ya Rabbi. Yiğitlerin yiğidi Allah’ın aslanı, Haydar-ı kerrar yıllardır hasretini çektiği kardeşine kavuşmuştu.

Rabbim bizleri O’nların yolundan ilerlemeyi nasip etsin.

Shares:
3 Comments
  • Anonim
    15 Ocak 2021 at 08:37

    2

    Reply
  • Anonim
    15 Ocak 2021 at 08:37

    1

    Reply
  • Anonim
    16 Ocak 2021 at 03:27

    4.5

    Reply
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir