Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar Allah’ın adıyla başlamak istiyorum Said b. Zeyd’i anlatmaya.
بسم الله الرحمن الرحيم
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
Hz. Ebu Bekir’in vesilesiyle Müslüman olmuştu. Babası Zeyd b. Amr b. Nüfeyl de tıpkı Varaka b. Nevfel, Peygamber dedesi Abdulmuttalip gibi ne putlara tapmış nede putlar adına kesilen kurbandan yemişti. O küfür bataklığında dik duran bir çınardı. Küfre asla boyun eğmemişti. Hz. Ömer’in babası Hattab b. Hufeyl çok çektirmişti. Son Peygamberi bekliyordu. Kaldırdı başını semaya “Ey Nebi nerede kaldın, gelmeyecek misin” dedi. Ve yollara revân oldu. Nereye gittiyse, oradan mahsun ayrıldı. Şam’a vardı bir gün orada bulunan Yahudi ve Hiristiyan din adamlarına burada bulunma nedenini anlattı. Din adamları “aradığın şey doğru, ama aradığın yer yanlış. Senin aradığın son Nebi İbrahimin, İsmailin, Hacerin kenti olan Faran dağlarında gelecek” İçini bir heyecan kaplar Zey b. Amr b. Nüfeyl’in “Ne yani şimdi son Nebi benim geldiğim yerden mi gelecek.” Sevinç ve heyecan içinde gerisin geri döner. Yolda Cüzzamlıların kabilesinden geçer ve esir alınır. Son günlerini yaşıyor Zeyd b. Amr b. Nüfeyl. Son Peygamber’i görememenin hüznü için de ellerini kaldırır semaya” Allah’ım ben son Nebi’ye yetişemedim, Sen oğlum Said’i O’na yetiştir, iman etmesini nasip et” der ve son nefesini de vererek şehit düşer. O sıralar 12 yaşındadır Said b. Zeyd, içi buruktur, artık yetim kalmıştır. Annesi Fatma bint Bace b. Ümeyye ve kız kardeşi Âtike ile babasının öğrettiklerini unutmamış, bu konuda babasının gösterdiği hassasiyetin aynısını gösteriyordu. Ya bizler öylemiyiz babamız bize bir söz söylediğinde tamam diyoruz ama babamız arkasına döner dönmez verdiğimiz tamam sözünü unutuyoruz ve bildiğimizi okumaya devam ediyoruz. Başımıza bir iş gelince de anne-babayı göstererek senin yüzünden diye çıkışıyoruz. Unutmayın ki Allah-u Teala İsra suresi 23. Ayet-i kerime de buyuruyor ki: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, yada her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf!’ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” Ama günümüz insanları eşleri istemiyor diye anne-babalarını kapı dışarı ediyor. O güzide insanları evlerinin bir köşesine yerleştiremiyorlar. 19 yaşında bir delikanlı olmuştur Said b. Zeyd’in evlilik çağı gelmiştir. Annesi Fatma bint Bace b. Ümeyye oğlu için Fatma b. Hattab’ı uygun görmüştür. Hattab isminden de anlaşılacağı üzere, o zamanlar daha sahabe olarak anılmayan ama Mekke’nin en güçlü en heybetli, her kesin korktuğu bir isim olan Ömer b. Hattab’ın kız kardeşiydi. İki güzide insanın evliliğinden kısa bir süre sonra İslam dini Mekke sokaklarında duyulmaya başladı. Hz. Ebu Bekir ev ev gezerek İslam’a adam topluyordu. Sıra Said b. Zeyd’e gelmişti, izin alıp içeri girdi Ebu Bekir. İslam’ın kâidelerini anlatmaya başladı O anlattıkça Said b. Zeyd ağlamaya başladı. “Sus ya Ebu Bekir konuşan sanki sen değilsin babam Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, beni hemen O’na götür.” İslam’ın iki yiğidi yola düşer. Rasulullah gelenin Said b. Zeyd olduğunu öğrenince “gel gel babası tek başına İbrahim gibi ümmet olan babanın oğlu.” La ilahe illallah’ın ne demek olduğunu biliyor Said b. Zeyd, Muhammedun Rasulullah kelimesini de Allah Rasulünün yanında öğrenecek. Benimsediği yeni dini ailesine de anlatır. Said b. Zeyd’in ailesi de Müslüman oluşlarını saklarlar, Mekkeliler duyarsa rahat bırakmazlar ama asıl korktukları Ömer b. Hattab eğer o duyarsa Said’in ailesi için kıyamet olurdu. 6 yıl boyunca Müslüman olduklarını sakladı Said b. Zeyd.
Bazen o kadar çok sinirlenir di ki “Ey Ömer b. Hattab baban babama çektirdi sen de bana çektiriyorsun nedir senden çektiğimiz.” Ömer’in korkusundan Daru’l Erkam’a gidemiyorlardı. Rasulullah onlar için özel hoca tayin etmişti. Habbab ibni Eret her gün Said’in evine gider, o gün Rasulullah Daru’l Erkam da ne anlatmışsa hepsini anlatırdı. Küfrün yatağı olan Darun Nedve de bir konu konuşuluyordu. Müslümanları bu dinden nasıl vazgeçirebilirler diye. Bir ses yükseldi “tek çözüm Muhammedi öldürmek” bu sesin sahibi Ömer b. Hattab. Peki bu işi kim yapacaktı dedi, oradan başka bir ses. Ömer b. Hattab ben bu işi yaparım dedi. Eve gidip kılıcını kuşandı ve yola çıktı. Yolda Ömer b. Hattab’ın bu sinirli halini gören Nuaym ibni Abdullah “Ey Ömer nereye gidiyorsun” “Muhammedi öldürmeye gidiyorum” Nuaym ibni Abdullah durumu kurtarmak için, “Ey Ömer sen Muhammed’i öldürmeye gidiyorsun ama Senin enişten ve kız kardeşinde Müslüman sen önce onlara hesap sor” Ömer b. Hattab daha çok sinirlenir. Soluğu Sadi b. Zeyd’in evinde alır. Kapının önünde bir ses işitir. İşittiği ses O’nu mest eder. Silkelenerek kendine gelir. Hızlıca kapıyı çalar. Sad b. Zeyd, Habbab ibni Eret’i saklar. Kapı açılır açılmaz Ömer b. Hattab eniştesi Said’i vurmaya başlar “demek Müslüman oldunuz” der. Araya kız kardeşi Fatma girer Ömer b. Hattab o kadar sinirlidir ki kardeşine de bir tokat vurur ve Hz. Fatma’nın yüzünden kan akar. Kan aynı kan. Hz. Fatma abisinin önüne geçer “evet biz Müslüman olduk, ne yapacaksan yap hadi” der. Ömer b. Hattab ne kadar sinirli bir insan olursa olsun O’nun bir damarı da merhamettir. Kardeşinin yüzünden akan kanı görünce sakinleşir. “Ben dışarıdayken bir ses işittim, bir şey okuyordunuz, onu bana da gösterir misiniz?” diye bir rica da bulunur Ömer b. Hattab. “Senin ona zarar vermiyeceğini nereden bilelim” der kardeşi Fatma,Ömer b. Hattab “hayır zarar vermiyeceğim sadece okuyacağım” Onun bu sesini işiten Habbab ibni Eret saklandığı yerden çıkar. Ve Taha suresiden ayetleri okur. Ömer b. Hattab “bu ne güzel belagattır” der. Habbab ibni Eret “Ey Ömer ben dün Rasulullah’ı senin için dua ederken duydum, diyordu ki ‘Allah’ ım Sen iki Ömer’den biriyle bu dini sabitle’.” Ömer b. Hattab şaşkındır. “Muhammed benim için dua mı etti, beni O’na götürün.” Said b. Zeyd anlar ki Ömer b. Hattab Müslüman olmak ister. Ve Hz. Ömer’in müslüman olduğu bu eve Daruz-Zafer denilmiştir. Kardeşlerim bizlerde evlerimizi Daru’l Erkam’a çevirelim ki bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Allah ve Rasulüne gönülden bağlansın. Ama bunun olması için öncelikle bizim yaşamamız gerekir. Müslümanlar Mekkelilerin işkencesine dayanamayıp Medine’ye hicret ettiler. Said b. Zeyd de aralarındaydı. Ensar muhacir kardeşliği seçiyordu Allah Rasulü Said b. Zeyd’in nasibi ise Rafi ibni Malik di. Alemlere Rahmet Peygamberi herkese bir görev vermişti. Sıra öyle bir göreve gelmişti ki Rasulullah gel dediğinde gelecek, öl dediğinde ise ölecekti. O görev günümüz karşılığıyla istihbarat teşkilatı, bu görev için Allah Rasulü iki arslan seçmişti. Biri Said b. Zeyd ikincisi Talha b. Ubeydullah. Ebu Sufyan komutasında bulunan bir kervam Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Said b. Zeyd Rasulullah’a haber verir. Rasulullah 313 arslanla bedre doğru yol alır. Ebu Sufyan akıllıdır bölge de bir hareketlilik olduğunu anlar ve Mekke’ye haber gönderir, kendi de başka bir güzergahtan kervanı Mekke’ye ulaştırır. O gün bedir de 313 İslam’ın askeri kendinden üç katı büyüklükteki bir orduyu yendi. Talha b. Ubeydullah ile Said b. Zeyd havra denen bölge de beklemektedir. Bedir de savaşan arslanlarla, havra bölgesinde bekleyen iki yiğit aynı anda Medine’ye varır. Allah Rasulü istihbarat teşkilatından haberleri alır. “Endişe etmeyin biz bedir de Mekkeli müşriklerle savaştık ve Allah İslamı küffara galip etti.” Bu sefer üzülür iki yiğit “Ya Rasulullah biz şimdi bedir ashabından olma bahtiyarlığını kaçırdık mı” “Hayır” der Allah Rasulü ve ganimetten onlara da pay verir. Uhud savaşı için Alemlere Rahmet Peygamberi arslanlarıyla beraber Münafık olan Mirza ibni Kazi’nin bahçesinin önünden geçtiler. Mirza haddini aştı eline bir avuç toprak aldı Rasulullah’ı seslendi. “Muhammed bilsem ki bu toprağı attığım zaman sadece senin yüzüne gelecek hiç düşünmeden atardım.” Allah Rasulü sükutta, zira edepsize verilecek en büyük cavap sükunetti. Said b. Zeyd Rasulullah’a hakaret eden bu adam karşısında daha fazla duramıyordu. Rasulullah arkasına döner dönmez adamın üstüne atladı ve dövmeye başladı ta ki Rasulullah fark edip ayırana kadar. Rasulullah’a o kadar çok bağlıydı ki O’na söylenen kötü bir kelimeye tahamüllü yoktu. Sahabe’den Muğire b. Şube Şam valisidir. Kendini bilmezin bir tanesi mecliste birini kötüler, Said b. Zeyd ilk başta anlamaz kim olduğunu sorar “sen kimden bahsediyorsun” “Ali’den” der adam. Ali deyince sinirlenir Said b. Zeyd “Vallahi ben Rasulullah bir gün Mescid-i Nebevi’ye girip on ismi arka arkaya sayıp onunun da cennetle müjdelendiğini duydum. Ve başlar o on ismi saymaya ” Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali, Ebu Ubeyde ibni Cerrah, Talha ibni Ubeydullah, Zübeyr ibni Avvam, Abdurrahman ibni Avf, Ebu’l Aver.” Said b. Zeyd’i dikkatli dinleyenler O’nun on isim değilde dokuz isim saydığını fark eder. Said b. Zeyd’in peşini bırakmazlar onun’cu kişi kim diye sorarlar öğrenmeden de peşini bırakacakları yoktur. İlk başta söylemez Said b. Zeyd ama peşini bırakmayacaklarını anlayınca onun’cu kişinin kendisi olduğunu söyler. Bizler olsaydık eğer ilk sırada kendi ismimizi sayardık çünkü bizde gösteriş çok meşhurdur. Herkes bilsin isteriz. Rahmet Peygamberi dostuna kavuşmuştur. İlk halife Ebu Bekir-i Sıddık, ilk biat edenler arasında’dır Said b. Zeyd. “Ey Rasulullah’ın Halifesi ben senin elinde çekilmiş bir kılıcım beni istediğin gibi kullanabilirsin.” der Said b. Zeyd. Bizans ordusu 240.000 kişilik bir ordu, islam ordusu ise 40.000 kişilik. İslam ordusundan bir kaç kişi konuşur. Sıra Said b. Zeyd’e gelir.” Ey Müslümanlar cesaret ve kahramanlıkta dünya için şeref, ahiret için rahmet vardır. Dünya da şerefi, ahirette rahmeti elde etmek isteyen bu meydanda ölmeyi düşünsün.” Bu konuşmanın ardında bir çok yiğit hünerlerini gösterir. Bunlardan birir Hz. Ömer’in amcasının torunu Said b. Zeyd. Yermuk savaşı biter Hz. Ebu Bekir sevgililer sevgilisine kavuşur. İslam’ın ikinci Halifesi hem eniştesi hemde amcasının torunu Hz. Ömer’dir. Said b. Zeyd istese bunu fırsata çevirebilirdi yıllarca İslam adına savaşmıştı, şimdi ise akrabalarından biri halife olmuştu, kaymağını yiyebilirdi. Ama O tam bir İslam’ın yiğidine yakışanı yaptı ve O’na iktidardan gelecek olan her şeyi reddetti, hâlâ davasının peşindedir. Eniştesi Halife olmuş olmamış o bununla hiç ilgilenmemiştir. Ya bizler böyle bir durum olsa daha o bize söylemeden biz kendimiz atlarız. Rahat’a, özentiliğe, gösterişe o kadar çok alışmışız ki para sahibi, makam sahibi, şöhret sahibi olmak bizim için ahiret zenginliğinin üstüne geçmiş. Şam valisi olan Ebu Ubeyde b. Cerrah, Said b. Zeyd’e “Ey Said ben seni Şam valisi olarak atayacağım bunu halife Ömer’e de söyliyeceğim.” Sizce mutlu olmuş mudur Said b. Zeyd yada bizim gibi bu iş rahat hem parası da çok mu demiştir. Hayır tam tersi ağlayarak ” Ey Ebu Ubeyde senin yanında Allah adına ve Allah namına cihat için alımın tozlanması benim şamda vilayet makamında olmamdan daha evladır. Eğer beni seviyorsan ne olur beni o işe bırakma, beni yanında tut ve islam ordusunun içinde bir asker olarak tut.” Hz. Ömer mecusi olan firuz tarafından hançerlenip yatağa düşer. Müslümanlar Hz. Ömer’in etrafında toplanır ve yeni bir halife seçmelerini isterler, içlerinden biri Ey Ömer, senin oğlun Abdullah b. Ömer’i ata. Hz. Ömer bu teklife şöyle karşılık verir. ” Yönetim işi iyi bir işse adioğulları olarak biz bu işi yaptık, eğer kötü biz işse bu evden bir kurban yeter.” Çok ısrar edilince Hz. Ömer “peki o zaman size Rasulullah hayattayken kendisinin razı olduğu yedi kişiden altısını size heyet olarak söyliyecem artık siz aranızda istişare eder belirlersiniz” Yedi isimden altı kişi yedincisi eniştesi Said b. Zeyd’tir. Sorarlar Hz. Ömer’e neden Said’i saymadın cevap tıpkı oğluna verdiği cevabın aynısıdır. Ve istişare sonucu Hz. Osman halife olarak seçilir ilk biat edenler arasında Said b. Zeyd vardır. Seksen küsür ömrünü İslam adına savaşarak yaşamıştır. Hicretin 51. yılı Akik vadisinde bir evde ölüm döşeğinde, etrafında bulunanlara namazı vasiyet eder ve sevgililer sevgilisine kavuşur. Şimdilerde ise vasiyet olarak mal mülk, makam mevki bırakıyoruz. Said b. Ebi Vakkas “O’nun cenazesini bana bırakın O’nu ben yılayacağım” der. Cenaze namazını da Abdullah ibni Ömer kıldırır ve Baki kabristanına defnedilir. Peygamber Efendimizin ashabından tutunacağımız yıldızlardan biri.
Rabbim bizleri O’nların yolundan ayırmasın.
5
5
Uzun zamandır bu kadar güzel bir sey okumamıştim kaleminiz daha da güçlü olur inshaaAllah.
Allah razı olsun İnşaAllah
1
5