BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Dinimizi kemale erdiren, üzerimizdeki nimetlerini tamamlayan İslâmı din olarak benimsememizden hoşnut olacağını belirten, kendisinden bizleri gazaba uğramışların (yahudilerin) ve sapıkların (hıristiyanların) yollarından uzak tutarak dosdoğru yola (Sırat-ı müstakim’e), nimetlendirdiklerinin yoluna iletmesini dilememizi emreden Allah’a hamdolsun.Şahadet ederim ki, Allah’tan başka İlàh yoktur, O tektir ve ortaksızdır. Yine şahadet ederim ki, Muhammed (salåt ve selâm üzerine olsun) Onun kulu, hak dinle ve dosdoğru şeriatla gönderdiği, bu şeriata uymasını emrettiği ve “İşte benim yolum budur, ben ve bana uyanlar Allah’a basiretle dâvet ederiz,” (Yusuf: 108) demesini buyurduğu rasûludur.
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” mânasındaki hulûs/halâs kökünden türetilmiş olup “bir şeyi, içine karışmış ve değerini düşürmüş olan başka şeylerden temizleyip arındırmak, saflaştırmak” anlamına gelen ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir.
İnsan dünyaya geldiği zaman kalbi berrak bir su gibi tertemiz olarak gözlerini açar. Bebekler ilk olarak annelerini sevmeye başlarlar. Sonra ise genelde anneleri neyi sevdirirse onu sevmeye başlarlar. Böyle böyle insanın kalbine maddeler, kişiler, duygular yerleşmeye başlar. Belli bir yaştan sonra ise insan kendi kalbini elinde tutmaya başlar ve onu ne ile dolduracağını kendi seçer ve sonucuna da kendisi rıza gösterir. Bir müminin yapması gereken ise en kısa sürede kalbini Allah sevgisi ile doldurmaktır. Böylece ihlas kelimesinin tanımında da geçtiği gibi kalbini kendini üzecek ve ona zarar verecek şeylerden arındırmış ve saflaştırmış olur. Nitekim Allah Resûlü (s.a.v.):
“Dîninde ihlâslı ol! Böyle yaparsan az amel bile sana kâfî gelir.” buyurmuştur. (Hâkim, IV, 341) yani bir kilim dokuduğumuzu düşünürsek ve amellerimiz bizim ipimiz olursa ipi ne kadar sağlam seçer ve ne kadar sıkı dokursak kilim o kadar güzel ve kaliteli olur. Fakat önemsemeden sadece daha fazla kilim dokumayı amaçlarsak kilimimiz dayanıksız ve kalitesiz olur. Allah sevgisini de tıpkı bir kilim gibi ilmek ilmek kalbimize dokursak ihlasımız da o kadar artar ve Allah’a da bir o kadar yakınlaşmış oluruz.
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34)
Bir insan dünyalık bütün güzelliklere sahip olabilir fakat şüphesiz ki dünyaya ait olan her şey dünyada kalacaktır. Ahirete götürebileceğimiz tek şey ise amellerimizdir. Amellerin en kıymetlisi ise kalpten yapılan amellerdir. Bir mümin hangi ameli yaparsa yapsın eğer kalbini bu amele ortak etmemişse sadece robot misali fiilde bulunmuş olur. Kalbi amelin içerisine dahil ederse amellerin en güzelini yerine getirmiş olur. Nitekim çiçekler kokusu ile bilinir ve amelin kokusu da ihlastır. İhlassız yapılan amel de kokusuz çiçeğe benzer.
Yüce Allah “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a sadece sizin ihlâs ve samimiyetiniz ulaşır.” (Hac Sûresi (22), 37)buyurmuştur.
Kurban kesmek gücü yeten her Müslümanın üzerine vacip kılınmış bir ibadettir. Eğer ibadet olmasaydı bir gelenek olsaydı insanlar için faydalı olur muydu ? Evet, olurdu. Fakat ibadet ile gelenek arasındaki fark Allah için yapılmış olmasıdır. İnsan için kurbandan aldığı faydadansa ahiret için faydası daha mühimdir. Çünkü bu dünya gelip geçici ahiret ise ebedi kalıcıdır. İhlas ile ibadet edip Allah ile dost olmak bütün lezzetlerin üzerinde bir lezzettir ve bu lezzeti sadece kalbinin kıblesine Allah’ı koyanlar alabilir. Hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmak içi her işini ihlasla yapmalıdır insan.
Allah İle Kul Arasındaki Köprü; İhlas
Shares: