4.LevâmiAsabihocam E-Dergi

Yeniden Dirilten – Hüzün

Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden Allah’ın adıyla
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Salat ve selam Habibi Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) olsun.

بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Bazen bir hüzün düşer yüreğine, lakin sen ne olduğunu tam anlayamazsın. Canın sıkılır sanırsın, oyalanmaya başlarsın, konuşunca geçer sanırsın ama geçmez dipdiri yüreğinde durur hüzün. Sessiz kalmayı denersin ama o da işe yaramaz. Bir süre sonra her şey boş gelir sana, kimseyle konuşmak istemezsin, bir şeylerle oyalanmak istemezsin. Öylece durup yüreğindeki hüzne çare ararsın. Aklın ve ruhunla yüreğini dinlemeye başlarsın. Hüznün seni yıkacak türden değildir bilakis seni ayağa kaldırmak içindir. Çünkü o hüzün sende hasıl oldukça, hatırına Allah düşer. Yüreğindeki hüznün sebebi Allah’tan uzaklaştığın içindir. Bedenin hüzün elbisesini giyerek seni uyarır. Sakın! Ümitsizliğe kapılma Allah’tan uzaklaştın diye. Alemlere Rahmet Peygamberi ve sadık dostu Ebu Bekir-i Sıddık mağarada kaldıklarında. Ne demişti Allah Rasulü can dostu Ebu Bekir-i Sıddık’a, لا تَحْزَنْ إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا “Üzülme, Allah bizimle beraberdir. Üzülme, çünkü Allah-u Tealâ buyuruyor ki “Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. (Nisa / 48) Sen şeytanın vesveselerine, nefsinin isteklerine uyup, belki de farkında olmadan Allah’tan uzaklaştın lakin Allah affedicidir affetmeyi sevendir. Bu hâl ruhuna ızdırap verir oldu ve yüreğine hüznü düşürdü. Yediğinden, konuştuğunda, baktığından, duyduğundan anlamaz oldun. Bu dünya gözünde hiç hükmüne geldi. O zaman anladın ki Allah’tan başka sığınılacak yokmuş. O’ndan başka güvenilecek yokmuş. “Gönülden yalvararak, korku ile ve yüksek olmayan bir sesle, sabah ve akşam Rabbini zikret. Sakın gafillerden olma!” (Â’raf / 205) Aç ellerini semaya yalvar Allah’a. O işitendir, görendir. Senin yüreğindeki hüznü de sebebini de bilir. Sen dua ederek, dile getir lakin şikayetle değil, şükür ile, hamd ile. Her kişiye nasip olmaz bu tür hüzün olsa da kişi anlamaz bunu, onun için, sana bu hüznü verene şükret. Bu hâl sende görüldü diye de sakın kibirlenmeyesin, kibir şeytandandır unutma! Şeytan ben ateşten yaratıldım, ben daha güçlüyüm diye kibirlenmedi mi? Şeytana benzememek için kibri kalbinden söküp at. Müslümana yakışan hüzündür. Dünya tüm cazibesiyle bizi kendine çekmekte, bize düşen ise bu cazibelerin geçici olduğunu, ölüm gelip çattığı zaman hepsinin bu dünyada kalacağını bilmek. İnsan öldüğü zaman kendiyle sadece manevi olan şeyleri götürür. Yaptığın iyilikler – kötülükler, işlediğin sevaplar ve günahlardır seninle gelecek olan. “Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” (Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36) Sen de hem Kur’an okuyan Mü’min gibi olmak için, hemde yüreğindeki hüzne şifa olması için Kur’an oku. Allah kelamıdır Kur’an, okudukça hem gözünün sadakasını verirsin hemde Allah’la konuşursun. Her türlü derde derman bulursun. “Dünya da hüznü uzun olanın ahirette rahatı çok olacaktır.” (Müslim)
Rabbim kalplerimiz de hüznü eksik etmesin. Lakin dünyalık hüzünlerle değil. İlahi hüzünlerle. Ümmetin hali için, İslamı ulaşmadığı kalpler için. O kalpleri de imanın nuruyla doldurmak Allah’ın izniyle bizim elimizde. Rabbim bizleri yüreğinde hüzün olanlara ama bu hüznün sebebini bilmeyenlere, bildirmek için vesile etsin.

Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir