4.LevâmiAsabihocam E-Dergi

Ruhun Izdırabı – Öfke

Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden Allah’ın adıyla. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Salat ve selam Habibi Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) olsun.

بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Öfke…
Ne büyük bir illet.
Yaratılanın kalbini kırmak için şeytanın bir oyunu. “Öfke şeytanın vesvesesinden hasıl olur. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş, su ile söndürülür. Sinirlenince abdest alın.” (Ebu Davud) Öfkeli insan ağzına geleni çekinmeden söyler. O an hiç düşünmez karşısındaki ne hisseder. Öfkeli kişi yaratılanı kırıp incittiği gibi, kendine de zarar verir. Öfke baş ağrısı, terleme, tansiyon, kalp atışlarında hızlanma, uykusuzluk… gibi belirtiler gösterir. Tüm bunlar zahiri hallerdir. Bir de işin batini olanı var. Öfkesi geçen bir insan pişman olur, yaptıklarından utanır, vicdan azabı çeker. “Sinirlenen, ayakta ise otursun. Öfkesi geçmezse yan yatsın.” (Ebu Davud) Sinirini yok etmek için elinden geleni yap. Hz. Ömer (r.a) bir sinirle Rasulullah’ı öldürmek için çıktığı yolda, Rasulullah’a biat ederek geri döndü. Sende sinirlenerek çıktığın bir yolda Allah’ın rızasını alarak geri dön. Öfkelenince eline ne geçer. Sadece kalbini kırdığın bir kul ve vicdan azabın.
“Ve Kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğini tövbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe / 15)
Öfkelendiğinde Allah’a sığınırsan kendine mani olursun. Öfkene karşı sabır göster ki “Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal / 46) ayetine nail olabilesin. Öfkenin gücünü Allah yolunda harca. Öfkelendiğinde diline gelen kötü kelimeleri sineye çek ve Allah için güzel kelamlar konuş.
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”
“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.” Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”
Öfke insanı yanlızlaştırır. Çünkü etrafındakileri o kadar çok kırmışsındır ki tekrar kırılmamak için uzak dururlar.
“O takva sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever.” (Âl-i İmran / 134)
Allah’ın sevdiği kulları arasına girmek istiyorsan öfkeni sineye çek ve affet. Her yönüyle örnek aldığımız Allah Rasulü, müşrikler O’na kötü davrandığı zamanda bile öfkesine yenik düşmeyip,” Allah’ım onlar bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı” buyurdu. Bizler kim oluyoruz ki öfkelendiğimizde, Allah’ın ziyaret ettiği kalpleri kırıyoruz. “Öfkesinin – şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanarak. Her bir gurup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar. : “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” (Mülk / 8)
Allah Rasulü bize bir uyarıcı olarak geldi. Tüm insanlığa örnek oldu. Bizlerinde her yönüyle örnek aldığımız Allah Rasulünü bu hususta da örnek alalım. Öfkelendiğimizde sabredenlerden olalım. Öfkeliyken affetmeyi bilelim zira affetmek Allah’a mahsustur. Öfke tıpkı küçük bir çocuk gibidir. Güzel sözler söylersen, sevincine sevinç katarsın ama kötü söz söyledin mi hüznüne hüzün.Sevinçli olan çocuk etrafına neşe saçar, hüzünlü olan ise etrafına hüzün saçar. Öfkeliyken söylediğimiz sözler ruhumuzda ya sevinç yada hüzün olur. Ruhunun huzurlu olmasını istiyorsan, öfkeliyken dâhi olsa güzel sözler söyle. Kalbinin de ruhunun da sevincine sevinç kat. Kalp ve ruh huzurlu olursa Allah’a ve Rasulüne olan sevgide büyür. İnsan yaratılma amacını hep diri tutar. Yaratılanın kalbini kırmayı kendine ar sayar.
Allah, öfkelendiğimizde şeytanın şerrinden korusun.

Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir