3.MefhumAsabihocam E-Dergi

Huzur’un Yolu – İhlâs Ve Sıdk

Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden Allah’ın adıyla. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
بسم الله الرحمن الرحيم

“Allah’a karşı dürüst ve samimi davransalardı, elbette kendileri için
çok daha iyi olurdu.”
(Muhammed (47), 21)
İhlas; Allah’a bağlılıkta samimi olmak,
halis bir niyet üzere olmak.
Zira her şeyden önce niyet önemlidir.
Niyette bozukluk varsa, yaptığın işte
hayır olmaz.
Niyetin de Allah için yapacağını söylüyor
ama işi yaparken niyetin başkası övsün
diye oluyorsa, o zaman senin dilin başka
kalbin başka niyet ediyor.
İhlâsın zıttı riyâ’dır.
Riyâ; dünyevi çıkarlar için ibadet yapmaktır,
görünüşte ibadat ama aslında dine ihanettir.
Bir adam, ibadet etmek için bir gece mescide girer. Ortalık karanlıktır. Mescitte bir müddet ibadet ettikten sonra kapıdan birinin girdiğini hisseder. Benim gibi gece mescitte ibadet etmek isteyen başkaları da varmış diye düşünür. Sonra, şeytan dürter, muhtemelen beni tanıyordur, ibadete devam edeyim ki ne kadar çok namaz kılıp tespih çektiğimi görsün diyerek ibadet ve tâate devam eder. Derken şafak söker, etraf aydınlanmaya başlar. Bir de bakar ki kendisi gibi ibadet eden bir kişi zannettiği şey bir köpek ve yatmış uyuyor.”
Şemseddin-i Sivasî bu kıssadan alınması gereken hisseyi “Ey günahkâr adam, dikkat et, köpeğe olmasa da, nice köpek huylu insana kulluk ediyorsun” der.
Allah bizleri kendine ibadet eder gibi niyet edip başkalarına ibadet etmekten korusun.
İhlâs’dan da büyük olan sıdk; Peygamberlerin sıfatı. Doğru sözlü olmak demek. Ettiğin kelâmda yalan söz olamayacak, şaka dahi olsa. Her an ve zaman da doğruyu söylemek. Yaptığın işte, ibadette doğru olmak.
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri’ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri’nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla:
– “Hasan Basri’yi (r.a.) gördün mü?” diye sordular.
O gayet sakin:
“Evet”, dedi.
Nerede?
“İşte şu kulübemde”…
Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri’ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:
– Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler.
– Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremediyseniz, benim suçum ne?
Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri:
“Ey Habib! Biliyorum ki Rabb’im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur?” dedi.
Hazreti Habib mahcup bir şekilde:
“Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı Allah’tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi”, dedi.
Sen doğru olursan Allah da her daim senin yanın da olur. Peygamber Efendimizin (s.a.s) her zaman doğru sözlüydü. Mirac’a çıktığına kimse inanmamıştı. Hz. Ebu Bekir’e şikayet etmeye gittikleri de ise Hz. Ebu Bekir’in cevabı şu olmuştur. “Muhammed (s.a.s) söylüyorsa doğrudur.”
Çünkü Efendimiz ne olursa olsun doğrudan asla şaşmamıştır. Başta da dedik ye sıdk, Peygamberlerin sıfatı diye.
İhlâs ve sıdk bir çift kanat gibidir. Biri yaralandı mı uçamazsın ta ki iyileşene kadar. İyileştiğin de aynı hataları yaparsan tekrar yaralanır onun içindir ki her an niyetin halis, sözün doğru olsun ki yaralanıp gökyüzünden mahrum kalma.
Alemlere Rahmet Peygamberi buyuruyor ki:
“Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül, (sözde ve işde) doğrudan huzur, yalandan kuşku duyar.”(Tirmizî, Kıyâmet 60). Niyetin halis, sözün doğru olmazsa hep bir huzursuzluk içinde olursun. Kalbin mutmain olmaz. Rabbim bizleri niyelerinde halis, sözlerinde doğru olanlardan eylesin.

Shares:
4 Comments
  • Anonim
    21 Mart 2021 at 17:06

    2

    Reply
  • Anonim
    21 Mart 2021 at 17:19

    4.5

    Reply
  • Anonim
    21 Mart 2021 at 17:27

    0.5

    Reply
  • Anonim
    21 Mart 2021 at 22:40

    5

    Reply
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir