4.LevâmiAsabihocam E-Dergi

Ebedi Aleme Göç – Ölüm

Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden Allah’ın adıyla. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Salat ve selam Habibi Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) olsun.

بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Kimine hüzün, kimine de düğündür ölüm.
Ölümü hüzün olanlar. Bu dünya da hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlardır. Dünya gözlerini öyle bir boyamıştır ki adeta ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Tek dertleri bu dünyada makam ve mevki sahibi olmak. Zevk-u sefa içinde yaşarlar. Ta ki ölüm onlara gelip çatınca pişman olurlar. “Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: “Rabbim, beni geri çevirin.” (Mü’ minin/ 99) İşte o zaman hiç bir şeyin faydası yoktur. Sana ekin ekip mahsülünü toplayasın diye bir tarla verildi lakin sen o tarlayı ekip biçmek yerine tarumar ettin. Şimdi söyle mahsül zamanı geldiğinde elin bomboş olduğunda, zanneder misin ki bir dahaki mahsül için sana tarla verilsin. Ölüm de böyledir, dünya tarla, Allah’ın emir ve yasakları ise ekip toplayacağın mahsüldür. Ekin zamanı eli dolu gitmekte boş gitmekte senin elindedir. “Dünya, ilâhî bir imtihan dershânesi, ölüm ise zarûri bir intikâl kanunudur.” (Mevlana)
Ölümü Mevlana gibi düğün günü sayanlar ise, bu dünyanın geçici bir mesken olduğunu, asıl yurtlarının ahiret olduğunu bildikleri için ona göre yaşarlar. Dünya onların gözünde hiç hükmündedir. Ellerine verilen tarlayı gereği gibi ekip biçerler. Mahsulün en iyisini hayır olarak dağıtırlar. “Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun – meşru) bir tarz da vasiyette bulunması – Allah’a karşı gelmekten sakınanalara bir hak olarak size yazıldı (farz kılındı).” (Bakara / 180)
Kişi öldüğünde maddi olarak yanında bir şey götüremez. Lakin manevi olarak işlediği hayır hasenatları, heybesine koyduğu bir Allah razı olsun’u, başını okşadığı bir yetimin mutluluğunu ve arkasına aldığı ana baba duasını… götürebilir. Bir gün Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) evinde kurban kesmiş… Parçalama işi bittikten sonra Efendimiz (s.a.v) evden ayrılmış. Hz. Aişe validemiz de, kurban etinin hemen hemen hepsini de ihtiyaç sahiplerine dağıtmış… Elinde sadece kürek kemiği kalmış. Peygamber Efendimiz eve gelince sormuş: Aişe validemiz’e : “Ya Aişe kurbanı ne yaptın, ondan geriye ne kaldı.”
Aişe validemiz cevap vermiş: “Kalan, bir kürek kemiğidir.” Bunun üzerine Peygamber Efendimiz gayet mutlu bir şekilde şu cavabı verir: “Desene kürek kemiği dışında hepsi bizim oldu.” Bu dünyadan götüreceğin tek şey Allah rızası için yaptığın işlerdir. “Bütün zevkleri yok eden ölümü çokça hatırlayınız.” (Tirmizi, Kıyâmet, 26)
Ölümü düşünen insan günah bataklığına girmekten uzak durur. Kendine çeki düzen verir. Allah yolunda işler yapmaya koyulur. Allah Rasulü buyuruyor ki: “Ölmeden önce ölünüz” nefsinizi dünyanın heva ve hevesinde uzak tutun. Nefsiniz size binmesin siz nefsinize binin. Zira “Her nefis ölümü tadacaktır…” (Ankebut / 57)
“Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber.” Nuruna alemler yaratılan Nebi bile ölümü tatmışken, sen mi ölmeyeceksin. Korkulacak bir hal değildir ölüm. Tam tersi Mevlana’nın dediği gibi düğün günüdür. Çünkü en sevgiliye kavuşma günüdür, hasretini çektiğiniz Rasule kavuşma günüdür. Allah dostlarıyla buluşma günüdür. Gel ey dost! Ölmeden önce ölenlerden ol. Nefsinin isteklerine koca bir kilit vur, Rabbine yönel. Sana verilen tarladan en güzel mahsulleri topla ki bir dahaki sefere sana en güzel tarla verilsin. Yetim başı okşa ki, âlem-i berzahta yetim kalmayasın. “De ki: ” Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (En’am / 162) Ölüme giderken bile Allah rızası için gitmeli insan. O’nun rızasıyla canını teslim etmeli. Allah’ım ben senin için makam ve mevkimi , çoluk çocuğumu, tüm saygınlığımı geçici dünya yurdunda bırakıp, ebedi olan ahiret yurduna göç ediyorum demeli…
Rabbim bizleri ölmeden önce ölenlerden eylesin.

Shares:
1 Comment
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir