Ağlamaklıyım bu günlerde. Gözüme Gazze kaçtı. Uykularım bölünür oldu. Gördüklerim renksiz, aydınlıklar karanlık oldu Gazze’nin her sokağından hüzünler yağıyor sadrıma. Tarif etmek zor. Tarif edememek zor. Gözyaşlarım oradaki yangını söndürür mü bilmem ama bu mahcubiyet bana ağır geliyor. Düşünüyorum, ister miydim arkadaşlarıyla oynamaya gönderdiğim çocuğumu kucağıma kanlar içinde alayım? İster miydim yuva diye sığındığım evim başıma yıkılsın? İster miydim ki memleketimin bir zamanlar huzur kokan sokakları kan koksun? Benim düşünmekten dahi çekindiğim şeyleri oradaki insanlar her an her dakika yaşıyorlar. Demek ki imtihan istemek değil Rabbim hangi derdi verirse versin razı gelip yine ona sığınmaktır. Sorsan hepimiz aynı cennete talibiz. Onlar cennete gidecekse biz cennetin neresindeyiz?
Kalabalık bir şehre dönüştü kafamın içi. Bir sokakta çocuklar çığlık çığlığa, bir sokakta evler harabeye dönmüş. Başka bir sokak ise tamamen yok olmuş. Her an gözümüzün önünde. Her dakika çığlıklar kulağımızda. Ama biz kulağımızı kapatmış gözümüzü kör etmişiz. Görüyoruz bütün acıları ama sadece gözümüzle. Kalbimiz kör olmuş. Midelerimiz katillerin ürettiği yiyeceklerle dolmuş. Evimizi de domestosla temizlemişiz. Arielle çamaşırlarımız mis gibi olmuş. Banyolarımız, tuvatlerimiz cifle pırıl pırıl yapılmış. Uzanıp koltuğa starbuckstan kahvemizi de söyledik mi keyfimize diyecek yok. Televizyonda görsek Müslümanlar acı çekiyor kanalı değiştiririz. Sosyal medyada görsek sayfayı kaydırırız. Hiç sorduk mu kendimize nerede bizim kalbimiz? Nerede bizim vicdanımız? Nerede bizim imanımız?
Ben bu dünyada adaleti daha göremedim. Ya Ömer’in yokluğundan ya da aramızdaki Ömerlerin derin uykuda olduğundan.